18 Haziran 2012 Pazartesi

Bir Yarığın Masalı

                                   


                             



       "Bir kadın varmış. Bir yarığın iki yanında yaşarmış. Kendisine değen her şeyi yarığın bir yanına atarmış. Ama her zaman bilene gönül indirmez masal; her zaman bilenin bilmediği yerde başlar. İşte bu kadının masallığı da oymuş ki, bazen eline geçeni ne yana atacağını bilemezmiş. O zaman işte yarığın dibinde yaşarmış. Aslında ilminin en derin yerini de orada edinmiş; yarığın dibinde. 
Dibindeyken gökyüzüne açılan kollara benzeyen yarık, başındayken bir uçuruma benzer, “uçurum” adına yaraşır keskinlikte derinleşirmiş. Dibindeyken iki yanına tırmanmak da eşit zorlukta ve çekicilikteyken, tepesindeyken ya kanat diletirmiş ya da ölüm. Kadın onca ilmiyle bu işi çözememiş. Bilirken kanadım yok; bilmezken bacaklarım yol çağrısıyla capcanlı. Bilirken ölüm açılmış bir kucak gibi seslenir durur bana; bilmezken yol çağrısı gökyüzüne kadar varır. Bilirken dilim bir uçurumdan aşağı akar, kendi ölümüne; bilmezken dilim maviye bulanmış kahverengi kadar sırlı. Oysa bilmek değil mi tüm bu nöbetin amacı? Nedir bilmekle yitirdiğim? Nedir yarığın dibindeyken başında olmayan şey? Nedir soruyla parlayıp yanıtla ışığını yitiren şey? 
      Soru içine işledikçe ne yarık kalmış, ne yol; ne gökyüzü kalmış, ne kol. Yüreği, ilminin mahzeni, ışığını yitirmiş. Dili, ilminin deresi, çağlamaz olmuş. Gözleri, ilminin kapısı, yitirmiş kulpunu, tokmağını. Nefesi, ilminin ılığı, soğumuş, yanmış, soğumuş, yanmış, soğumuş, yanmış. 
Kadın bilirmiş kül olmayı da, kuş olmayı da. İlminin dibi bu bilgiyle işliymiş. Çok kül olmuş, çok kanat vurmuş kendi külünü savurmaya. Bu sorunun kapısında terledikçe, soğudukça bilmiş ki kadın, 
bilmiş ki, 
kadın bilmiş ki, 
kadın,
bilmiş ki,
bu son sorudur artık. Ya yanıtı verilecek ve sonrası gölge de seren, ateş de veren derin vaha; ya olmayacak yanıt ve sonrası gölgesiz ve ateşsiz yokluk. Bilmiş ki, bu son imtihan. "







                                                                       (Masalı yazan da, sonra geçip bana poz vererek, görüntüsüyle       tamamlayan da ablam Pelin Temur.)



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder