27 Temmuz 2012 Cuma

Nedimeler, Diego Velazquez

                                                           






      "Aynaların dünyası ile insanların dünyasının birbirlerinden ayrı, bölünmüş olmadığı bir çağda, bir gece, ayna halkı dünyayı işgal eder. Çıkan savaşın sonunda, Sarı Sultan'ın büyü gücü sayesinde ayna halkı alt edilir. Sarı Sultan, işgalcileri aynalara hapsedip, bundan böyle insanların hareketlerini taklit etmekle cezalandırır. Artık ayna halkı, insanların kölesi, yansımalardır. Ama bir gün gelecek, büyü bozulup, ayna halkı da özgürlüğüne kavuşacaktır" 
                                                                                                                                                   Jorge Luis  Borges


          Eserlerinde oluşturduğu elitist dil ve sağlam entellektüel alt yapıyla içinde  bulunduğu Barok döneminden de "Barok" sayılabilecek İspanyol ressam Velazguez'in, optik, mekansal ve hatta konu bütünlüğü, espas sorunun çözümü gibi ana unsurlarını "ayna" yardımıyla oluşturduğu Nedimeler'e, bu dev esere, Borges'in bir öyküsünden bu alıntıyla başlamak en doğrusu sanırım. Nedimeler'deki ayna kullanımı, aynayı,  resme bakan (biz), resme poz veren (Velazquez ve saray erkanı) ve resimdeki aynadan yansıyan (kral ve kraliçe) arasındaki  baş döndüren  trafiğe dahil ediş şekli zamanını da aşmış, mesela Picasso'yu ve hatta Foucaoult'u bile etkilemiştir. Picasso yaptığı onlarca resimle Nedimeleri kübist bir yorumla tuvaline yansıtmış (bir örneği altta), Foucaoult'da "Kelimeler ve Şeyler" adlı kitabına ana unsur olarak bu resmi koymuş ve "Gördüğümüz şeyleri istediğimiz kadar anlatalım, görünen şey hiçbir zaman söylenen şeyin içine sığmaz ve söylenmekte olan imgeler, eğretilemeler, kıyaslamalar aracılığıyla istendiği kadar gösterilmeye çalışılsın, bunların ışıklarını saçtıkları yer gözlerin gördüğü değil de, sentaksın ardışıklığının tanımlandığı yerdir" demiştir. 
""



                        

                 Velazquez'in aynalar yardımıyla yaptığı  kurguyu oluştururken daha önce bu blogda incelediğim Van Eyck'ın "Arnolfinilerin Evlilik Töreni" isimli resminden etkilenmiş olması benim açımdan tesadüf değil elbette. Van Eyck donuk yüzlü  Arnolfinilerin arkasındaki duvara o aynayı ve aynaya da belli belirsiz kendi yansımasını koyarak  kendinden sonraki resimleri nasıl değiştirdiyse, Velazquez de hem görebildiğimiz birinci  aynayı resimdeki garip modellerin arkasındaki duvara yerleştirerek (ve tabi bu aynadan kral ve kraliçeyi yansıtarak) hem de göremediğimiz ama aslına ressam da dahil tüm modellerin poz verdiği ikinci aynayı da resmin ana unsuru yaparak, döneminden sonraki sanat eserlerini  değiştirmiştir. 
                Velazquez'in bu resimdeki ayna kurgusu Van Eyck'ınkinden daha  karmaşık. Nedimeler'deki ayna-seyirci-model ilişkisini karıştıran şey arka duvardaki aynaya kral ve kraliçeyi yansıtmış olması. Zira eğer biz seyirciler modellerin poz verdiği, bakışlarıyla odaklandığı kişilersek ressamın bize, izleyicilerin güruhuna dahil olması gerekirdi. Tamam ressam dev bir ayna kullanarak (ki ayna hafifçe eğik konumlandığı için resmin neredeyse üçte biri tavandan ibaret) kurguyu oluşturmuş. Ama o zaman da arka duvardaki aynaya yansıyan görüntünün biz seyircilerin yansımaları olması gerekmez miydi? Velazquez küçük aynadaki, iki aynayı karşı karşıya koyduğumuzda oluşan  o sonsuz, paradoksal iç içe geçiş görüntüsünü kırarak, kırmakla kalmayıp biz seyircileri orada olmamız gerekirken görüntüden çıkararak ve iki de yeni yansıma ekleyerek resme teatral bir sahne kurgusu niteliği kazandırmış. Böylece görünen anlamla, anlamsalın görüntüsü kaynaşmış. 
               Arkada duvardaki küçük aynayı ve oluşturduğu anlamları incelerken  aynanın asılı olduğu duvara da göz atmak gerekiyor sanırım. Arka duvar bu resimde üzerine özenerek asılmış resimlerle çağın politik amblemleriyle uyum içinde. Düzeni, elitist bir sanat zevkini ifade ediyor. Tam alttaki çerçeveye ilahi ve sonsuzluk göndermesi olan ayna ve aynaya da hem ilahi gücü bünyelerinde bulundurmaları  hem de varlıklarının  ideolojik yönü de göz önüne alınarak kral ve kraliçe de ekleniyor. Böylece aynanın simgelediği tüm anlamlar kral ve kraliçeye de mal edilmiş oluyor. 
    Resimde toplam onbir kişi yer alıyor; tuvalinin başında çalışan ressamın kendisi, resmin temel figürü olarak resme yerleştirilmiş olan küçük prenses İsabel De Velasco, prensese su uzatan Dona Maria ve prensesin diğer tarafındaki nedime, iki tane saray cücesi,  cücelerin birinin ayağıyla rahatsız ettiği köpek, arkada nedimelerin gözetmeni  ve yine gözetmen olduğu tahmin edilen yaşlı adam, tam arka merdivende ise duvar halısı dokuma atölyefi şefi olduğu bilinen Don Jose Nieto bilinçli ve hesaplı  şekilde resme yerleştirilmişler. Duvardaki küçük aynada ise ortamda bulunmasına rağmen sadece yansımaları eklenerek diğerlerinden daha farklı ve yüce bir mahiyet kazanan kral ve kraliçe. 
   Gelelim tam da bu resmin yapıldığı dönem saraydan "asalet" unvanını almak üzere olan ressamın resme kişileri yerleştirirken yapıtığı ince hesaplara; 
   Velazquez  ne kadar anlık tesadüfi  bir hava verse de resimdeki nesneleri ve kişileri yerleştiriş biçimi oldukça özenli ve bize birşeyler anlatır gibi. Ressam kendini özellikle prensesin ve onun görevlilerinin yanında resmetmiş, böylece asil insanlarla uyumlu bir bütünlük halinde. Kafasını hafifçe sağa eğerek bağlılık ve mutlulukla resmini yapıyor. Prenses anne babasına; prensesin görevlileri, ressamı, cüceleri ve hatta köpeği (burada krala biat eden gücü simgeliyor) ise  ülkelerinin ve  teolojik gücün tek sahibi krallarına (bir anlamda babalarına) bakıyorlar. O dönemde sarayda Velazquez ile  rekabet halinde olduğu bilinen dokuma atölyesi şefi Don Jose Nieto resmin ve odanın, odadaki o bütüncül ve huzurlu havanın uzağına itilmiş. Velazquez kralın ona verdiği resim siparişini yaparken eserine   Don Jose Nieto ile ilgili mesajı da iliştirmeyi ihmal etmemiş.  Bu resim aslında ressamın kralına bağlılığını, onun soylu ailesine sadakatini gösterir nitelikte. Ama ressamın kraldan talep ettiği şeyi de açıkça ifade etmekten geri kalmıyor. Ressam zaten  bu unvanı resmi yaptıktan üç yıl sonra alıyor.   


  Bir resmin yapılış amacı, hesabı ve talebi ne olursa olsun sanat tarihine bıraktığı şey ressamın hareket noktasından çok farklı olabiliyor. İşte Velazquez'in Nedimeler'de  sadece ustalıklı ve inanılmaz bir şekilde ayrıntıcı boyama tarzı değil, mekanda optik bir yardımcı olarak aynayı kullanarak onu görüntüyü sağlayan görsel ve anlamsal bir araca dönüştürmesi  eserin çağını aşarak böyle bir nitelik kazanmasına neden oluyor.  Ayrıca yine ayna yardımıyla mekansal uzamı deforme ederek o tarihten epey epey sonra oluşacak olan kübizmin de yapı taşlarını oluşturuyor. 
  Tüm bunların dışında beş yaşındaki sarışın, ürkünç ve  kibirli prenses ve yanındaki ablak yüzlü cüce bence sanat tarihinin unutulmaz karakterleri arasında nadide yerlere sahip. Bana "Nedimeler" i uzun bir aradan sonra tekrar düşündüren ve bu yazıyı yazdıran Mike Worrall'ın  alttaki resmi bu düşüncede bana katılan birçok kişi olduğunun  kanıtı  galiba. 



                  

2 yorum:

  1. Öncelikle, çok güzel bir yazı daha, merak ve ilgiyle okuyorum hepsini. Daha çok olsalar hayır demem. Eline sağlık.
    Esere gelirsek, resmin sol köşesindeki tuvalin görünen kısmı olduğunu tahmin ettiğim yerden ressamın neden o kadar uzak olduğu kafa karıştırıcı. Neden ressam ufak prenses ve nedimelerinden arka planda yer alıyor? Bir de, sanki diğer karakterler resmin içindeki dünya ile ilgilenirken, küçük prenses ve cüce kadın resmin dışıyla, seyirciyle, bakan kişilerle ilgileniyor. Ayrıca, uçlarda kişiler ve karakterler olduğu için de bu kadar etkili bir iz bırakıyor olabilirler insanda.
    Güzel bir yazıydı. Eline sağlık tekrar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlgin için çok teşekkür ederim. Evet resimdeki ressamın yanındaki devasa şey ressamın tuvali. O tuvalde de teorik olarak bu resim var olmakta. Bir ressamın aynaya bakarak çalışması (genelde bu kendi portresi olur)gerçekten çok zor. Önce aynaya bakıp gördüğün şeyi iyice incelemen, sonra da hatırında tutup bakışlarını oradan uzaklaştırarak tuvaline odaklanman ve oraya resmetmen gerek. Bu çok zor bir yöntem. Ama Velazquez burada zorun da zorunu yapmış. Muhtemelen önce resimdeki diğer tüm şeyleri en son da odaklanarak kendini yapmıştır. Neden tuvalden o kadar uzakta durduğunu düşünürsek; tuvale biraz daha yakın olsaydı prensese ve nedimelerine daha yakın olacaktı evet ama büyük oranda tuvalin arkasında kalacaktı. Velazquez'in bu resminin kendini kabul ettirmek istediği bir kuruma rica niteliği taşıdığını düşünürsek konumu milimetrik olarak ayarlanmış bence. Ne ileride tuvale bitişik, ne çok geride soylu prenses ve saray çalışanlarından ayrı. Bir de rakibi var tabi işin içinde. Baksana adamı nereye itmiş, dış kapının dış mandalı yapmış.
      Prenses ve cüce kadının bizimle direk ilişki kurduğu fikrine ben de katılıyorum. Belki o yüzden bu kadar etkililer.
      Evet dediğin gibi uçlarda kişiler resimdekiler. Saray ne garip bir yer düşünsene, cüceler, ucubeler, ressamlar, sihirbazlar falan..

      Sil