
Biliyorum, Türkan Şoray, Şener Şen de gidecek birgün.. Canımızı feci yakan, çenemizden söke söke alınan yirmi yaş dişleri nasıl aslında son veriyorsa çocukluğa, biz de öyle veda edeceğiz onlara.. Gittikçe onlar; Büyüyeceğiz.. Eksileceğiz..
Yok, bazen de güzel şeyler getiriyor büyümek. Mesela seni İhsan Oktay Anar'la tanıştırıyor bir okuyucu olarak. Yalayıp yutuyorsun ilk başta bir türlü alışamadığın ama sonra tek tek anlamlarını bilemesen de metin içinde akan, aktıkça içine içine işleyen ve sana kendini 'bil'diren eski tükçe sözcüklerini.. İşte sonra duyuyorsun tam da çekip gidenlere üzüldüğün günlerde; yeni kitabı çıkıyormuş İhsan Oktay Anar'ın..

Sonra tekrar kızlar, dost sohbeti, sinema.. Bu kez Reha Erdem filmleri.. Hep beraber şaşırıyorsun Reha Erdem'in harika sinemasına. Birşeyden hep beraber etkilenmek, hep beraber gülüp duygulanmak çok keyifli.


E tabi sonra gelir parmakucu kaşıntısı..



Uzun süredir biriktirdiğim kullanılmayacak kadar küçülmüş kurşun kalemlerini ne yapacağımı da bulunca.. Bunu da bir türlü yazamayan yazar arkadaşlarına, yaza yaza bir sürü kalem bitirmeleri temennisiyle verince.. Gözlerindeki sevinç ışığını görünce..
Zevkli aslında eksile eksile de olsa büyümek... Çünkü eksildikçe tamamlıyor vücut başka başka şeylerle kendini.
Ne güzel anlatmışsın Müşfik Kenter'i...
YanıtlaSilSen daha güzel anlatırdın..:)
Silne kitaplar, ne filmler ilgimi çekiyor. el işlerin kadar güzelleri yok. :)
YanıtlaSilTeşekkürler, beğenmen çok güzel benim için..
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBaşımız sağolsun. Çok değerli bir oyuncu hatta çok değerli bir kişiliği kaybettik. Hayat işte yaşadıkça öldürüyor.
YanıtlaSilEvet, gidiyor bir kuşak böyle tek tek. Acaba yeni gelenler kapatabilecek mi boşluklarını?
Sil